Hava Kuvvetleri & Havacılık ve Uzay Sistemleri
“Bugün General Clausewitz’in asıl önemli olanın silahlı kuvvetlerin imhası olmayıp milletin hak ve menfaatlerini savunma iradesi olduğuna ilişkin görüşleri hiç olmayacak kadar popülerdir.”
Dr. Kağan Aktürk Araştırmacı Yazar
Özellikle ABD Milli Savunma Bakanı McNamara tarafından Planlama, Programlama, Bütçeleme Sisteminin (PPBS); 1961’te yıllara sâri savunma projeleri ile yıllık bütçeler arasındaki kopukluğu gidermek için yürürlüğe konmasından sonra savunma planlaması faaliyetleri ve harcamaları, belirli oranda siyasi otoritenin kontrolü altına alınmıştır. Sistem, sonuç odaklı bir karar verme ve kaynak planlama altyapısı olarak biraz yavaş da olsa faydalı sonuçlar üretmiştir. Bu nedenle dünyada yaşanan ekonomik daralma nedeniyle 1971 yılında neredeyse terk edilse de 1990’lı yıllardan itibaren Tayland’dan, Suudi Arabistan’a ABD’nin 30’dan fazla güvenlik ortağına ihraç edilmiştir.[I] Hatta sisteme, 2003 yılında uygulama boyutu da eklenerek Planlama, Programlama, Bütçeleme, Uygulama Sistemi (PPBUS) olarak anılmaya başlanmıştır.[II]
Bununla beraber süreç içinde kaynak planlaması için uygulanan PPBUS’den önce, ülkelerin hak ve menfaatlerinin savunması için gerekli bazı unsurların belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu unsurlar; Nisan 1999’da NATO’da icra edilen “Savunma Yetenekleri Girişimi” sonrasında, iş dünyasında Edith Penrose’ın 1959’da yayımlanan Firmaların Büyümelerinin Teorisi (orijinal adı: The Theory of the Growth of the Firm) kitabından beri tartışılan “yetenek” kavramı ile tanımlanmaya başlanmıştır. Yetenek kavramı bir görevin yerine getirilebilmesi için gerekli malzeme, tesis, personel gibi fiziki ve teknik, taktik, doktrin, liderlik, organizasyon gibi elle tutulamayan varlıkların bütünüdür. Bu çerçevede ABD Savunma Bakanlığının 2001 Quadrennial Defense Review dokümanının yayımını müteakip artık tek tek malzeme / platform gibi unsurlar yerine bütüncül yetenek kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Söz konusu yeteneklerin belirlenmesine yönelik olarak NATO’nun Uzun Dönemli Savunma Planlaması El Kitabında tehdit, senaryo ve yetenek tabanlı olmak üzere üç farklı yaklaşım önerilmiştir.[III] Bununla beraber her ne kadar ülkeler özellikle planlama durumlarının tespitinde yaklaşımların içerikleri için farklı modeller kullansalar da zamanla içlerindeki birçok kavram birbirine karışmıştır.
Öngörünün Savunma Planlamasındaki Yeri çalışmasının tamamı Defence Turk Dergi 10′uncu sayısında.
Defence Turk Dergi’ye online ve basılı olarak erişmek için tıklayınız.
Ancak Devis çalışmasında geçmişe göre şartların çok değiştiğini, geleneksel tehditlerin yanında ortaya çıkan hibrit savaş ortamının belirsizliği çok arttırdığını belirterek özellikle yetenek tabanlı yaklaşımın buna bir çözüm olabileceğini ifade etmektedir.[IV] Bu yüzden küresel bir güç olan ABD’nin askerî kurumları, sistemlerin maliyetine bakılmaksızın kaliteye ve ihtiyaca odaklanmakta, hatta Güvenlik Stratejisine uygun olmasa bile ihtiyaç duyulduğu belirtilen yeteneğin temini sağlanmaktadır. Diğer yandan İngiltere gibi ülkeler bile ekonomik sebepler ile askerî yeteneklere çok daha az harcama yapmakta ve uzman personel istihdam edilmesine rağmen bazı ihtiyaç duyulan yetenekler için stratejik boşluklar oluşmaktadır.[V]
Bu bağlamada en güncel yetenek tabanlı savunma planlaması yaklaşımında hedeflerin tahmininin genel olarak; çevresel gelecek tahminleri, yetenek öncelikleri, operasyonel konseptler ve senaryolar ile oluşturulması gerekmektedir.6 Hâlbuki ABD’de 2012-2017 dönemine ilişkin savunma planlamalarının, gelecek vizyonları olmadan yapıldığı iddia edilmektedir.[VII] Yani senaryo teknikleri kullanılarak ya stratejik çevresel öngörü çalışmaları yapılmıyor ya da yapılan tahminler operasyonel seviyede kalıyor olmalıdır.
Hâlbuki uzun dönemde ihtiyaç duyulacak yeteneklerin planlaması; uluslararası arenada sürekli değişen çevresel tehdit ve güç denklemleri ile türbülansları, yeni silah ve teçhizat teknolojilerinin hızlı gelişmeleri, siyasi çatışmaların zaman içinde değişen doğası ve reaksiyon süresi, kaynakların yıllara sâri tahsisi ve etkinliğini dikkate almak zorundadır. Ayrıca özellikle rafta hazır satılamayan silah ve teçhizat sistemlerinin edinimi, üretimi, yükseltilmesi ve diğer sistemlerle uyumunun sağlanması çoğu zaman uzun bir süre gerektirir. Bu nedenle askerî, ekonomik, bilimsel ve teknolojik altyapı ile reel sektör faaliyetleri gelecek öngörüsünü şart koşar. Peki; gelecekte yaşanacak politik, teknolojik, demografik, coğrafi çevresel faktörler bilinmeden savunma planlaması başarılı olabilir mi?
Yetenek Tabanlı Savunma Planlaması
Aslında senaryo tabanlı operasyonel planlama çalışmalarının ABD’de uzun yıllardır var olduğu bilinmektedir. Örneğin II. Dünya Savaşından önce Japonlara karşı kavuniçi, Almanlara karşı siyah ve İngilizlere karşı kırmızı savaş senaryoları hazırlanmıştır.[VIII] Ancak müteakip yıllarda özellikle stratejik seviyede geleceğe ilişkin belirsizliklerin artması, yaratılan senaryoların sayısını kontrol edilemeyecek seviyeye yükseltmiş ve içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Bu süreçte özellikle istatistik ve olasılık hesaplarına dayanan yöneylem araştırmaları ile geliştirilen senaryoların sayısı kontrol altına alınmaya çalışılsa da bu çabalar bir noktada sınırlı kalmıştır; elde edilen sonuçlar, istenilen faydayı doğurmamıştır.[VIII] Bu yüzden savunma planlamasında da eğilimlere dayalı planlama yerini bazı belirsizliklerin varsayılanlar ile doldurulması mantığına bırakmıştır.[IX]
Aslında varsayımlara dayalı yaklaşım kavramı, kelime anlamı ile insanları yanıltsa da yine konsepte dayalı bir teknik altyapı gerektirir çünkü öncelikli olarak savunma planlamasına etki edecek varsayımların belirlenmesi gerekir.[X] Ancak savunma planlaması ve ona destek sağlayan savunma sanayi; politik, ekonomik, demografik, teknolojik, kültürel vb. tüm çevresel ve milli unsurlardan etkilenir.[XI] Bu nedenle birçok uygulayıcı, konsept hazırlama sürecinde bu hususların detaylı analizinin yapıldığını düşünmektedir.
Bu düşünce bir noktaya kadar doğru olabilir çünkü konsepte dayalı ihtiyaçlar sistemi, kuvvetlerin misyonlarını yerine getirebilmesine yönelik olarak savunma planlamasında çağdaş, yenilikçi, çok boyutlu ve stratejik ya da taktik avantaj sağlayacak yeteneklerin tedariki için geleceğin muhtemel şartlarına ilişkin kestirimleri ve yeteneğin platform, atış gücü, kolaylık tesisi, personel, teknik, taktik gibi unsurlarını tanımlayan metodik ve şematik hipotez önerileri altyapısıdır.[XII]
Bu çerçevede keşfedici ve açıklayıcı olmasına rağmen fiziki bir silah sistemi ya da teknoloji ortaya koymaz. Bununla beraber konseptler genelde General Maxwell D. Taylor’in 1981 yılında ABD Kara Harp Akademisinde; araçlar, sonuçlar, yöntemler olarak formüle ettiği modelde belirtilen stratejik boşluğun kapatılması için kullanılan bir yöntemdir.[VI, XIII]
Kaynak: DefenceTürk
Öngörünün Savunma Planlamasındaki Yeri Hakkında S.S.S.
0 Yorum
0 yorum
Yorum Yaz