FNSS Genel Müdürü Nail Kurt ile Söyleşi

Fatih Mehmet Küçük Ahmet Alemdar

Defence Turk: FNSS proje şirketi olarak kurulmuştu daha sonra bu kadar büyük bir yapıya evrildi. Sizin tecrübeleriniz, yorumlarınız bizim için kıymetli. Bugün gelinen konumu nasıl yorumluyorsunuz merak ediyoruz.

Nail Kurt: FNSS’nin bugün geldiği nokta aslında Türk savunma sanayiinin geldiği nokta ile çok paralel. Bu kavramın Türkiye’de kurulması ve yerleşmesini 1980’lerin ortası olarak konumlayabiliriz. En önemli karar tabi ki Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın, bugünkü adıyla Savunma Sanayii Başkanlığı’nın kurulması. Bu kapsamda da kurulan ilk özel şirket FNSS. Zaten SSB’nin ilk imzaladığı sözleşme de FNSS ile imzalanan ZMA sözleşmesidir. F16 sözleşmesi de vardı ancak ilk imzası Millî Savunma Bakanlığı tarafından atılmıştı o projenin, SSB kurulunca aktarılmıştı. Bu nedenle SSB’nin imzaladığı ilk sözleşme ZMA sözleşmesidir. Dolayısıyla FNSS’nin, SSB’nin kuruluşu ile birlikte hayata geçtiğini söyleyebiliriz. Tüm süreçleri beraber yaşadık; Sanayi Bakanlığı yapmış olan Sayın Faruk Özlü, Müsteşar Yardımcılıkları ve Sanayi Müsteşarlığı yapmış olan Sayın Veysel Yayan, müsteşarlığın kurucusu Sayın Vahit Erdem, ZMA dairesindeki ve SSB’de çok önemli işlere imza atmış birçok isim, halen Başkan Yardımcımız Serdar Demirel, o süreçleri, bütün zorlukları ve çözümleri beraber yaşadık.

90’ların yaklaşımı; ki doğru yaklaşım oydu, çabuk öğrenme metodu olarak yabancı şirketlerin Türkiye’ye gelmesi, en azından lisans vermesi, bizim durumumuzda hem Türkiye’ye gelip hem kendi lisansıyla üretim yaptırması, bir ocağı yaktı ve çok harlı bir alev oldu. FNSS de o sözleşme kapsamında yaklaşık 10 sene lisanslı üretim yaptı. Lisanslı üretimde, %86 yerli katkıya çıkıldı ZMA’nın ilk projesinde. Tabi bu proje toplamında 1700 araç olması ve 10 sene sürmesinin yarattığı imkân sayesinde oldu. Bildiğim kadarı ile hâlâ rekor yerlileştirme oranıdır Türkiye kara araçlarında. 90’ların sonunda FNSS ilk ihracatını yaptı. Bizim açtığımız kapıdan birçok firma geçti aslında o nedenle yine Türk savunma sanayii ile paralel bir gelişim izlemeye devam ettik diyebiliriz. Türkiye’de lisans altında satılan ürünün ilk ihracatı Birleşik Arap Emirlikleri’ne yapıldı, 1997-1999 yılları arasında, ki BAE’de hâlâ bu araçları kullanıyorlar. Arkasından 2000’lerde birçok değişiklik ve geliştirme ile üretilen versiyonunu Malezya’ya ihraç ettik. Bilahare 2000- 2004 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetlerimize de 2. Paket Geliştirilmiş Zırhlı Personel Taşıyıcı araçlarını verdik.

Tabi FNSS sıfırdan başlamış bir firma olarak, ilk on senesini aracı anlamak, üretimine ve teknolojilerine tam hâkim olmak üzerine yapılan çalışmalar ile geçirdi. İlk öğrenme eğrisi biraz yavaş gider, Türkiye’de hiç olmayan bir şey, yeni mezun olmuş Türk mühendisler ile çok yoğun bir çalışma ve öğrenme çabası. 2000’lerin başında bilgi birikimimizi ve maddi birikimimizi yeni bir ürün gamı geliştirmeye yönlendirdik. O zamanki yönetimin önemli bir kararı ve başarısı tabi bu. Dünyada da gelişen 6×6, 8×8 konseptini gördük ve analiz ettik 2000’lerin başında ve PARS ailesini geliştirdik. Aslında ya sıfırdan araç üretecektik ya da belirli bir yerden başlayacaktık ama herhangi bir şekilde lisanslı bir araç bizim için opsiyon değildi. İngilizlerle Piranha II için bir anlaşmamız vardı ama onu hiç yürütmedik ve rafa kaldırdık. Amerikalı bir mühendislik firmasının, daha çok iç güvenlik, polis teşkilatlarına değişik konseptte, üstünde ticari alt sistemleri de fazla olan, inovatif sayılacak bir araç geliştirdiklerini öğrendik. O araç konseptinin askeri alanda tutabileceğini düşündük. Diğer geleneksel askeri araçlara göre yenilikçi özellikleri vardı. Motor ortadaydı, denge dağılımı çok üstündü, ön görüşü hiçbirine bezemiyordu yani 200 dereceye yakın önden görüş sağlıyorsunuz. Sudaki denge anlamında motorun ortada olması bir avantajdı. Bütün tekerleklerden dönüş sağlıyor, yani araç 8 metre ancak 7,5 metre çapta dönüyordu. O konseptle ilgili bir iş birliği yapalım dedik ama lisans bağı istemiyorduk. 1-2 sene içinde tamamen özgün olarak bizim tasarımımız haline geldi.

Onların yaptığı aracın ne zırhı, ne güç grubu, ne de herhangi bir alt sistemi askeri standartlara uyan sistemler değildi. Bunların içinden biz sadece aracın konseptini aldık, sadece önde yan yana iki kişinin oturması konsept olarak, durumsal farkındalık yüksek olması, havalı süspansiyonlar; ki yıllar sonra biz onu da daha sonra değiştirdik; bu konseptleri askeri ihtiyaca uyarlayarak PARS’ı çıkardık.

Güç grubu soğutma sistemi, zırh sistemi vb. hep FNSS çözümüdür. İlk tasarımda böyle sistemler yoktu. Dolayısı ile karma bir araç çıktı, 2001- 2002 gibi, onun üzerine şu an PARS’ın 4 hatta 5’inci versiyonu çıkmak üzere. Bizim PARS I prototipi ile, dünyada teste girmediğimiz yer kalmadı. Bütün rakip araçlara, en az onlar kadar performans göstererek karşı koyduk ve yarışmalarda yer aldık. Nitekim Malezya’da testleri, ihaleyi o araçla kazandık.

Kaynak: DefenceTürk

FNSS Genel Müdürü Nail Kurt ile Söyleşi Hakkında S.S.S.

0 Yorum

Yorum Yaz

e-Posta adresiniz açık bir şekilde yazılmayacaktır. * alanlar zorunludur.

0 yorum